Dünya sporunda tarihi anların fotoğraflarını ve o fotoğrafların hikayelerini çok ilgi çekici bulurum. Geçmişte olan ya da canlı olarak ekran karşısından gördüğüm bu olayları önem sırasına koymadan listeledim. Seri şeklinde yapmayı hedeflediğim bu yazıların ilkine genel olarak dünya kupası ve uzak geçmiş ile başladım.
Tanrı’nın Eli: Maradona
1986 Dünya Kupa’sı Arjantin — İngiltere maçında Maradona ve “Tanrı’nın eli”
Futbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu kimdir? dendiğinde akla gelen birkaç futbolcudan biridir Maradona. Hatta çoğu futbolsevere göre de en iyisi. Futbol tarihinde unutulmaz anlar denildiğinde ilk akla gelen birkaç andan biri de Maradona’nın elle attığı bu goldür. Maradona bu golü, 1986 Meksika Dünya Kupası’nda 114 bin kişinin gözleri önünde, kalecinin üzerinden İngiltere ağlarına eliyle attı. Ancak Tunuslu hakem golü verdi ve Arjantin o maçı 2–1 kazanarak yarı finale çıktı. O maçta 2 golü de atan Maradona, turnuvayı da 7 maçta 5 golle tamamladı. Dünya Kupası’nı Arjantin milli takımı kazanırken turnuvanın en iyi oyuncusu da Diego Armando Maradona seçildi. Maradona maçtan sonra attığı gol için “biraz Maradona’nın kafası biraz tanrının eli” şeklinde yorum yapmıştı.
Baggio’nun Kaçan Penaltısı

At kuyruğu saç modeli denince ilk aklıma gelen isim Baggio olsa da Baggio denince ilk aklıma maalesef o güzel saçları değil unutulmaz Brezilya — İtalya final maçındaki penaltısı geliyor. Bu maça yaşım yetmese de internetten birçok kez Baggio’nun o penaltısını izledim. Her izlediğimde bu sefer atacak desem de hepsinin sonunda Baggio’nun fotoğraki pozu ve yanında, dizleri üzerinde, ellerini havaya açmış sevinen bir Taffarel görüntüsü oluştu. 1994 Dünya Kupası’nda Brezilya ve İtalya finalde karşılaşır ancak normal süre 0–0 biter ve maç seri penaltı atışlarına kadar gelir. İki takımda dörder penaltı atışını kullandığında skor 3–2 Brezilya lehinedir. İtalya için son penaltıyı atma görevi Baggio’ya verilir. Atarsa 3–3 olucak ve Brezilya’nın son atışı beklenecektir. Baggio, Taffarel’in koruduğu kalenin çok üzerinden topu auta atar ve Brezilya kupayı kazanır. Belki de atsa da bir sonraki atışta Breziya yine kupayı alacaktı ancak yukarıdaki fotoğraf hiç çekilmemiş olacaktı. Bu anın birçok farklı pozu olsa da en unutulmazı Baggio’nun elleri belinde 10 numaralı şortuyla duruşu ve arkasındaki İtalya takımının yaşadığı hayalkırıklığı.

Baggio: “ Tüm kalbimle inanarak topa dokundum. Topun hareket etmesi sanki saatler sürmüştü. Top kalenin üstünden dışarı gitti ve sanki bütün dünya sessizliğe büründü. Sessizliğin en yüksek sesini işittim aslında… Diğer tarafta insanlar seviniyordu ve ben kafamın içindeki sesle mücadele ediyordum. ‘Benim yüzümden, benim yüzümden…’1994 Dünya Kupası’nı hiç unutmadım. Özellikle ilk aylarda. Ama bunu düşünerek yaşamayacağıma karar verdim. Kendimi bir yere kapatmam ve bir daha futbol oynamamam gerektiğini düşünüyordum. Dünya Kupası beni bir hayli yaşlandırdı. Çünkü koca bir hatanın tek sorumlusu benmişim gibi hissediyordum. Futbolun şans faktörünü göz ardı ediyordum. Zaman geçti ve daha mantıklı bakmayı öğrendim. Halen 1994 benim için büyük bir yara ama bu yara eskisi gibi acıtmıyor.”
1923 Wembley Stadı ve İngiliz Taraftarlar

Bu bölümdeki üçüncü fotoğraf yine benim yaşımın yetmediği bir döneme ait ancak bu sefer bu konuda pek yalnız değilimdir. Bu fotoğraf tam olarak cumhuriyetimizle aynı yaşta. 1923 FA Cup Bolton Wanderers ile West Ham United arasında gerçekleşen final maçından bir fotoğraf. Bu fotoğraf benim çok ilgimi çekmişti. O zamanlarda bile İngiltere futbolunun tutkusunun ne kadar büyük olduğunun bir göstergesi olan bu fotoğraf, FA Cup’ın da şuan hala neden bu kadar önemli bir organizasyon olduğunu gösteriyor. Yüksek ihtimalle günümüzde bu ana canlı tanık olan hiçbir insan kalmadı ancak bu fotoğraf bu anın yıllarca unutulmaz olmasını sağlamaya devam edecek.
Frank Rijkaard ve Rudi Völler’e Olan Saygısı
Sanırım bu listede yaşımın yettiği bir fotoğraf gelmeyecek. Yine bir dünya kupası ve yine bir unutulmaz an. Bu sefer 1990 İtalya Dünya Kupası ikinci tur maçında Hollanda — Batı Almanya maçı ve yine hakemin görmediği bir hareket. Frank Rijkaard Rudi Völler’e tükürüyor ve sonrasında tabiki otalık karışıyor. Olayların sonucunda ikisi de kırmızı kartla oyundan atılsa da bu foto Frank Rijkaard’ın geçmişine kara leke olarak kazınıyor.
Zidane: “Pişman Değilim”
Dünyanın en estetik oyuncusu değildir, en iyi oyuncusu da değildir ama kesinlikle gelmiş geçmiş en iyi orta sahalarından biridir. Hatta benim için Gerrard ile birlikte izleyip de en sevdiğim iki orta sahadan biridir. Gerrard sevgim çok çok ayrı olduğu için ikinci planda kalsa da Gerrard’a göre birçok özelliği kat kat daha iyidir Zidane’ın. Michel Platini ve Didier Deschamp gibi iki büyük Fransız kaptandan sonra kaptanlığı almış ve Fransa’nın sadece kaptanı değil, hem oyun içi lideri hem de en büyük umudu olmuştu. Tabiki karşılığını fazlasıyla verdi.
1998 yılında kendi düzenledikleri dünya kupasına çok iddialı giren Fransa’da kaptan Deschamps’ın yanında Petit ve Zidane gibi yıldızlar vardı. Fransa kupa finalinde 2 golü Zidane’ın attığı maçta Brezilya’yı 3–0 yenerek kupayı kazandı. Zidane o sene ballon d’Or kazandı ve kariyer zirvesine çıktı. 2000 yılında bu kez Avrupa şampiyonu olan Zidane 2002 yılında gruplardan çıkamayarak dünya kupasına veda etti.
Zidane’ın kariyerinde 1 Dünya, 1 Avrupa ve 1 Şampiyonlar Ligi kupası bulunur.
2006 Almanya Dünya Kupası’nda Zidane bu sefer sahaya kaptan olarak çıktı ve önünde zamanının en önemli forvetlerinden biri olan Thierry Henry vardı. Önce çeyrek finalde son dünya şampiyonu Breziya’yı sonra yarı finalde Portekiz’i geçip finalde İtalya’nın rakibi oldu. Maça Zidane’ın golüyle önde başlayan Fransa’ya cevabı Materazzi verdi ve ne tesadüftür ki bu fotoğrafın başrolleri bu ikisi oldu. Takımını 10 kişi bıraksa da İtalya maçı penaltılara kadar gitti ancak penaltılarda Trezeguet kaçırınca kupayı İtalya kazandı.
Olaydan sonra iki tarafta hiçbir açıklama yapmadı. Çoğuları Zidane’ı ihanetle suçlamaya başlamıştı ancak Zidane durup dururken bunu yapmaz diyenler de fazlaydı. Aylar boyunca kimse konuşmadı ve sonunda Materazzi şunları söyledi:
“Evet formasını çektim; O da bana dönüp, ‘Eğer formamı çok istiyorsan, maçtan sonra sana verebilirim’ dedi. Ben de cevap olarak ‘Kız kardeşini tercih ederim’ dedim.”
Zidane ise pişman olmadığını söyledi ve aksi olsaydı büyük hayalkırıklığına uğrardım. Çoğu insan o anda, final maçında, duymamazlıktan gelmesi gerektiğini savunsa da ben pek o tarafta değilim. Zidane’ın olaydan sonra söylediği sözler:
“Bütün Dünya çocuklarından özür diliyorum. Benim de çocuklarım var ve bu örnek alınması gereken bir hareket değil. Kendinizi savunun ancak provakasyona gelmeyin. Ben provakasyona geldim. Bir anlık tepkiydi. Ancak pişman değilim. Bu karşı oyuncunun bana söylediğini kabul etmek anlamına gelir.”
Kansız Kvothe — Selim Can Ermiş @2019 Medium linki
0 yorum:
Yorum Gönder